Cihat Borçbakan 1912 yılında Afyon'da doğdu. İlkokulu Ankara'da Taşmektep'te bitirdikten sonra Bursa'da Işıklar Askeri Lisesine girdi ve 1931 yılında bu Liseyi bitirdikten sonra ayni yıl İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girdi.
Aşağıda onun Bursa Işıklar Askeri Lisesi'ni bitirdiğinde 1931 yılında aldığı Mezuniyet Belgesini ve bitirme notlarını görüyorsunuz:
Cevat oğlu Cihat Bey-Afyon, Apolet No: 930-931
Birinci ve ikinci Sömestre Notları:
Beden Terbiyesi: 4 ve 5, Tabiyat: 4 ve 4, Kimya: 3 ve 4, Fizik: 4 ve 5,
Kozmoğrafya: 2 ve 3 Mekanik: 3 ve 3, Müsellesat (trigonometri): 4 ve 5,
Cebir: 5 ve 5 Hendese: 2 ve 5, H. Nazari: 4 ve 5, Coğrafya: 5 ve 5, Tarih: 5 ve 4,
Hazırlık: 3 ve 4 Felsefe: 4 ve 5, İçtimaiyat: 5 ve 5, Edebiyat: 4 ve 3
Bitirme Notları:
Beden Terbiyesi:5 Tabiiyat:5 F.Kimya:5 Riyaziye:5 T.Coğrafya: 4 Hazırlık:4
İcti.Felsefe:5 Lisan:4 Edebiyat:5
(NOT: notlar 5 üzerinden değerlendirilmektedir)
.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilAnkara Tıp' da ihtisas yıllarımda onu çok asiste ettiğim olmuştur. Herkesin kolay kolay el atmadığı, kaçın-
YanıtlaSildığı vakaları opere ederdi. Bir defasında bir ağız tabanı Ca. vakasına, çene rezeksiyonu + radikal boyun diseksi-
yonu yapıyorduk. Sonlara doğru ortalık -birden- kan gölüne döndü. Esaslı bir arter kesmiştik. Öylesine abondan
kanama oluyordu ki ben neredeyse "imdat, yetişin" diye bağıracaktım. Heyacanımı farkeden Cihat Hoca
"sakin ol, yok bi şey" dedi, (nasıl bir şey yoksa.) Sonra her zaman olduğu gibi, burnunun üstünden aşağılara
doğru kaymış ve fışkıran kanlarla kıpkırmızı olmuş maskesine aldırmadan o küt parmaklarıyla, tıslaya tıslaya olaya
hakim oldu. Ameliyatı kazasız belasız sonlandırdık. Aslında öyle böyle az bir kanama değildi. Onun da sırtından
ter huzmelerinin aşağılara doğru indiğine emindim. Dışarı çıktığımızda "ömrümden 1-2 yıl gitmiştir herhalde
efendim" dedim. Hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Cebinden çıkardığı iki pürodan birini dudakları arasına yerleştir-
dikten sonra diğerini bana uzattı. Kibriti hafifçe titreyen elleriyle tutuştururken gülümsedi ve "olur böyle şeyler"
dedi. Doğru söylüyordu.
Dr. Salih R. Yurtbaşı
Ankara Tıp'da ihtisas yıllarımda onu çok asiste ettiğim olmuştur. Herkesin kolay kolay el atmadığı, kaçındığı vakaları opere ederdi. Bir defasında bir ağız tabanı Ca.nvakasına, çene rezeksiyonu + radikal boyun diseksiyonu yapıyorduk. Sonlara doğru ortalık -birden- kan gölüne döndü. Esaslı bir arter kesmiştik. Öylesine abondan kanama oluyordu ki ben neredeyse "imdat, yetişin" diye bağıracaktım.
YanıtlaSilHeyacanımı farkeden Cihat Hoca "sakin ol, yok bi şey" dedi (nasıl bir şey yoksa.) Sonra her zaman olduğu gibi, burnunun üstünden aşağılara doğru kaymış ve fışkıran kanlarla kıpkırmızı olmuş maskesine aldırmadan o küt parmaklarıyla, tıslaya tıslaya olaya hakim oldu. Ameliyatı kazasız belasız sonlandırdık. Aslında öyle böyle az bir kanama değildi. Onun da sırtından ter huzmelerinin aşağılara doğru indiğine emindim. Dışarı çıktığımızda "ömrümden 1-2 yıl gitmiştir herhalde efendim" dedim. Hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Cebinden çıkardığı iki pürodan birini dudakları arasına yerleştirdikten sonra diğerini bana uzattı. Kibriti hafifçe titreyen elleriyle tutuştururken gülümsedi ve "olur böyle şeyler" dedi. Doğru söylüyordu.
Salih R. Yurtbaşı