23 Mart 2021 Salı

KBB EFEMERASI (214) Nüzhet Atav


Ankara Tıp Fakültesi 1950-51 yılı
Stajyerler Albümü'nün
"Meşhurlar'dan Meçhuller" bölümünde
birçok Hocanın çocukluk fotoğraflarının altında
o Hocanın özelliğini anlatan yazılar yazılır ve
Hocanın ismi gizli tutularak o Hocanın bilinmesi istenir.
Yanıtlar da Albümün 87. sayfasında verilir.
16 numaralı çocuk fotoğrafı KBB Kürsü Başkanı
Prof. Dr. Nüzhet Atav'a aittir.

Yukarıda Dr. Nüzhet Atav'ın çocukluk fotoğrafını,
aşağıda da onun özelliklerini yansıtan dizeleri ve
ayni Albümün 73. sayfasında yer alan
karikatürünü görmekteyiz:


.

KBB EFEMERASI (213) burun yarasının tedavisi


Şerafeddin Sabuncuoğlu, 1386 yılında Amasya'da doğmuş ve
uzun yıllar Amasya Bimarhanesi'nde hekimlik yaptıktan sonra
1468 yılında yine Amasya'da 85 yaşında ölmüştür.
Onun Cerrahi atlası olarak nitelendirilebilecek,
el yazması ve renkli cerrahi resimlerle süslü Mücerrebname başlıklı kitabının
dünyada yalnızca 3 örneği vardır ve
bir tanesi Paris'te National Bibliothek'te,
diğer ikisi ise İstanbul'da bulunmaktadır.
Aşağıda onun Mücerrebname kitabının
On tokuzuncu faslında yayınlanmış
"Burun Yarasının Tedavisi" ile ilgili bölümünü
kendi diliyle yazılmış biçimiyle okuyoruz:


On tokuzuncu fasl 
Burunda olan nasurun (yaranın) ilacının tarikasın bildirir

Bilgi ey talib, burunda bir illet olur ana etibba Rise-i Nasur (köklü nasır) dirler.  Kaçan kim ana ilac idesin dağıla, ya deva-yı mıhrikla (yakıcı deva) halas olmazsa (iyileşmezse) anı yarmaktan artuk çare yokdur.  Kaçan kim nüzc bula (apseleşe) anı yarasın mecmu-ı rutubetin ve irini çıkarasın ta kim gemük açıla...  Gemüğe nazar idesün, gemüğün karası ya çürüğü varısa anı işbu aletile kazıyasın, aletin sureti budur (resim).   Bu aledi eyi puladdan  (çelikden) düzesin, başı yumru düğme gibi ola, ol düğmeyi uvak (oval) nakşidesin. İğe (eğe) nakşı ya dörpü (törpü) nakşı gibi, andan sonra bu aleti ol mevzıa ki gemüğü fasid olmuştur (çürümüştür)  sokasın. Ol aleti el ile burasın arkun arkun (derinden) şuna değin kim ol fasid olmuş (çürümüş) gemüğün eseri kalmaya... Andan sonra ol mevzıa (bölgeye) kabız ve müceffif (kurutucu) edviyyeler (ilaçlar) koyup bağlayasın ta kim ol mevzıın eti bite, tamam onıla (iyileşe) kırk gün geçe cirahat avdet itmeye, bilesin kim tamam halas buldu... 

KBB EFEMERASI (212) burun kırığının tedavisi


Şerafeddin Sabuncuoğlu1386 yılında Amasya'da doğmuş ve
uzun yıllar Amasya Bimarhanesi'nde hekimlik yaptıktan sonra
1468 yılında yine Amasya'da 85 yaşında ölmüştür.
Onun Cerrahi atlası olarak nitelendirilebilecek,
el yazması ve renkli cerrahi resimlerle süslü Mücerrebname başlıklı kitabının
dünyada yalnızca 3 örneği vardır ve
bir tanesi Paris'te National Bibliothek'te,
diğer ikisi ise İstanbul'da bulunmaktadır.
Aşağıda onun Mücerrebname kitabının Üçinci faslında yayınlanmış
Burun Kırığının Tedavisi ile ilgili bölümünü
kendi diliyle yazılmış biçimiyle okuyoruz:

Üçünci  fasl 
Burun  sınukınun  (kırığının)  ilacunun  tarikasın  bildirir

Bilki  ey  talib  kim,  burunun  yukarusı  gemükdür (kemiktiraşağısı  gemürdekdür (kıkırdaktır).  Sınıcak (kırılacak)  gemük  sınır (kırılır),  gemürdek  sınmaz (kırılmaz), amma  gemürdek  yincülür (incinir) Gemük  kim  sınır  (yani  kırılır)  ya  bir yanı  ya  iki  yanı  sınır. Her  vakt  kim  kemürdek  yincilür  ya  uzununa  yincilür . Eğer  burnun  bir  yanı  yincilse  giçcük (küçük)  barmağını  ol  sınan  tarafın  içine  sokasın, taşrasından (dışından)  iki  barmağunıla  sığayasun  (ovasın)  ta  kim  burun  şekl-i  tabii sine vara... Amma  arkunlığıla  (nazikce)  tutasın  ta  kim  alile (hastaya)  ağrı hasıl  olmaya.

   Eğer  yukarısı  yani  gemüğü  sınsa (kırılsa)  ana  barmak (parmak)  irişmez. Ana  layık  bir  mil  düzesin, sokasın  kaldurasın  ve  eğer  iki  tarafı  bile  sınsa  iki  tarafına  dahi  sokasın  ve  gemüği  kaldırasın  ta  kim  şekl-i  tabiisine (doğal şekline)  vara.  Ve  eğer  gemürdeğin  bir  tarafı  yincilse, kettan  (keten)  bezi  paresin (parçasını)   fetile  (fitil)  düzüp  ol  tarafa  sokasın amma fetilenin (fitilin)  yoğınlığı  burun  delüğünün  mikdarı  gerekdir.

   Etibba yı  mütekaddiminden (eski  tabipler) bazısı  dimişdür kim (demiştir ki) evvel  fetilei  (fitili) yağlayıp  sokalar  ve  her  gün  fetile  değişmek  gerekdür  dirler (derler)... Eğer  buruna  ıssı  şiş  hadis  olmasa (sıcak şiş olmazsa),  günlük  unıyla  un  özini (un özünü)  yumurda  ağıyla (yumurtanın akı ile)  karuşdurup  burun  üzerine  urasın,  anun  üzerine  bir  yumuşak  nesne  koyasın...
 .