31 Mart 2015 Salı

KBB EFEMERASI (14) dr. hüseyin leblebicioğlu kimlik kartı


Dr. Hüseyin Leblebicioğlu, 1919 yılında Uşak'ta doğdu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni 1948'de bitirdi. KBB İhtisasını Gülhane'de yaptı. Mevki Hastanesinde  Tbp. Kd. Yzb. rütbesinde ve KBB Kliniği Şefi iken istifa ederek Askeri görevinden ayrıldı. TCDD Akara Hastanesinde KBB Uzmanı olarak göreve başladı. 15.01. 1979 tarihinde TCDD Ankara Hastanesi Başhekimi olup bu görevini 26.10. 1982 tarihine kadar sürdürdü. 18 Mart 1983 tarihinde kendi isteği ile emekli oldu. Aşağıda Dr. Hüseyin Leblebicioğlu'nun T.C. DDY İşletmesinde  görev yaptığı sırada kullandığı Kimlik Kartı görülmektedir:




.


24 Mart 2015 Salı

KBB EFEMERASI (13) dr. ekrem behçet tezel'in ölüm ilanı


Ord. Prof. Dr. Ekrem Behçet Tezel, 1893 yılında Yugoslavya'nın  Metroviçe kentinde doğdu. Darülfünun-u Osmani İstanbul Tıp Fakültesini 1918 yılında bitirdi. 1921 yılında Gülhane'de KBB İhtisasını aldı. Çeşitli Askeri hastanelerde hekimlik, Şişli ve Haseki hastanelerinde KBB mütehassısı olarak görev yaptı. Bir süre  Almanya ve İsviçre'de çalıştı. 1933'te İstanbul Üniversitesinin kurulması üzerine Prof. Dr. Erich Ruttin ile birlikte KBB kadrosuna katıldı. Burada KBB'ın ilk Doçenti oldu. 1952 yılında Ordinaryüs Profesörlüğe yükseltildi. 1959-60 arasında İstanbul Tıp Fakültesi Diş Hekimliği Yüksek Okulu Müdürlüğü yaptı. 27 Mayıs 1960'ta Üniversiteden emekli oldu. 28 Şubat 1965 tarihinde vefat etti ve aramızdan ayrıldı. Aşağıda Ekrem Behçet Tezel Hocamızın 1 Mart 1965 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan vefat ilanı ve cenaze töreninden bir fotoğraf görülmektedir:

Dr. Ekrem Behçet Tezel ölüm ilanı


Dr. Ekrem Behçet Tezel cenazesi

.

17 Mart 2015 Salı

KBB EFEMERASI (12) atatürk'ün kulak hastalığı


İstanbul'da yayınlanan İleri Gazetesi'nin 1 Nisan 1919 tarih ve 411 sayılı nüshasında, Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmadan yaklaşık 1.5 ay kadar önce kulağından rahatsızlandığı ve bir kulak ameliyatı geçirdiği haberi çıkmıştır. Ekte bu haberin yazısını ve tercümesini göreceksiniz:



“Bir haftadan beri hasta olduğu haber alınan mülga Yıldırım Orduları Kumandanı
Fahriyaver-i Hazreti Şehriyari Mustafa Kemâl Paşa’nın iki gün evvel kulağına icra edilen ameliyatın muvaffakiyetle neticelendiği haber alınmıştır. Mustafa Kemâl Paşa’nın on, 
on beş güne kadar tamamen iade-i afiyet eyleyeceği etibbası tarafından beyan edilmiştir”

(haberi ileten ve tercümesini yapan sayın Baki Sarısakal'a içten teşekkürlerimi sunuyorum)

.

10 Mart 2015 Salı

KBB EFEMERASI (11) dr. şefik paşa ilanı


Şefik Paşa, 1858 yılında Niğde'nin Arapsun kazasında doğdu. Babası Genel Cerrah Doktor Şakir Efendiydi. Şefik Paşa, İstanbul'a gelince Galatasay'da kurulmuş olan Tıbbiyeyi Şahane Tıp okuluna girdi ve altı yıl Fransızca tıp eğitimi gördü.  Hocası Dr. Civani Ananyan Bey'in öğrencisi olarak Paris'e ihtisasa giden Şefik Paşa, 1890 yılında yurda döndü. Osmanlı döneminin ilk bağımsız Kulak Burun Boğaz Kliniğini kurdu ve kliniğin başına atandı. Dr. Şefik Paşa öğrencilerine dersleri Fransızca olarak anlatırdı. Asistanları Dr. İhya Salih Bey, Dr. Sani Yaver Beydi. Daha sonra Profesör olan Dr. Ekrem Behçet Bey de  Dr. Şefik Paşa'nın öğrencilerindendi. Dr. Şefik Paşa Osmanlı padişahı II. Abdülhamit Han'ın serkilari Osman Beyin kızı Server hanımla evlendi. Bu evlilikten iki kızı ve bir oğlu dünyaya geldi. Prof. Dr. Şefik Paşa I. Ferik (tuğgeneral) rütbesinde iken 1915 yılında diyabetten 57 yaşında İstanbul'da vefat etmiştir. Oğlu Celal Şefik birinci Dünya Harbinde kaybolmuş ve bulunamamıştır. Ekte, Şefik Paşa'nın Sabah Gazetesinin 23 Haziran 1306 (5 Temmuz 1890) tarih ve 307 sayılı nüshasında yayınlanan ilanını ve tercümesini göreceksiniz:


DOKTOR ŞEFİK BEY
Herkesin malumu olduğu üzere Boğaz, Burun ve Kulak hastalıkları tedavi hususunda kesb-i iştihar etmiş olan Mektebi Tıbbıye-i Şahane'de emarızı mezkure muallimi hazık etibbadan (Uzman Doktor) Doktor Şefik Bey eczane-i acizanemde bulunduğu gibi,  bu defa Paris’te ameliyat-ı cerrahiye ve emarızı nisa ve mesane ve bel soğukluğu ve frengi hastalıklarını tahsil eyleyip avdet etmiş olan mektebi mezkûr ameliyat-ı cerrahiye muallim muavini Cemal Hüsnü Bey, Ayasofya’da Büyük Hamam itsalinde eczanei acizanemde Perşembe, Cumartesi ve Pazar günleri müracaat edecek olan hastaganı muayene ve tedavi eyleyeceğini ilan eylerim. 

(İlanı ileten ve tercümesini yapan sayın Baki Sarısakal'a ve 
Şefik Paşa'nın fotoğraf ve özgeçmişini bana ileten Şefik Paşa'nın torunu 
sayın Yurdanur Kabaklıoğlu'na içten teşekkürlerimi sunuyorum)
Şefik Paşa'nın bu fotoğrafı ilk kez yayınlanmaktadır.

.

3 Mart 2015 Salı

KBB EFEMERASI (10) dr. haydar ibrahimin hobileri


Dr. Haydar İbrahim Aydar'ın ressam Albert Mille tarafından yapılan
38X55 yağlı boya portresi

Dr. Haydar İbrahim Aydar, nüfusta İstanbul Üsküdar, Selimiye Hamam sok., hane 4, cilt 7, sahife 159'da kayıtlı olup, 1881 doğumludur. Babası İbrahim Rüştü Bey, annesi 1941 tarihinde ölen Refika Hanımdır. Belkız adında kendinden evvel ölen bir kız kardeşi vardı. Çocuğu yoktur. 27 Nisan 1954 tarihinde “Hükümet caddesi  No. 25  Kartal, İstanbul”  olan son ikametgâhında, kalp krizi neticesi vefat etmiştir. Mezarı, Yakacık mezarlığındadır.
Kendisi Askeri kökenli bir doktor olup, Üsküdar, Selimiye, Hamam sok. No 4'te ikamet ederdi ve “Selimiyeli Haydar ” lâkabı ile tanınırdı. Uzun süre bu ikametgâhını kullanmış olan Haydar Bey, bu esnada Haydarpaşa Numune Hastanesinde K.B.B servisi şefliği ve son zamanlarında da Hastane Başhekim Muavinliği yapmıştır. Bir ara Kuruçeşme eski kömür depolarına yakın, yine kendi evi olan, bir sahil evinde (Kuruçeşme caddesi, Kayık iskelesi 77)de oturmuş, daha sonra tekrar Selimiye’deki evine geçmiştir. Kendisinin şahsi muayenehanesi Beyoğlu Tünelde, Narmanlı Han No.1'de idi (K.B.B Cemiyetinin kuruluş çalışmaları da burada başlamıştır). Zamanının isim yapmış iyi Doktorlarından olduğu malûm olup, hastası olan kişilerden biri de Osmanlı Sarayına, 2. Abdülmecit  tarafından Fransa’dan getirtilen oymacılığı ile meşhur, İstanbul doğumlu ressam “Albert Mille” dir. Tedavisinden memnun kalan Mille ile aralarında bir dostluk oluşur ve ressam Mille, Haydar Bey’e kendisinin resim sanatına olan ilgisinden dolayı ona bir yağlı boya portresini ve birkaç tablo ile birlikte oyma bir koltuk takımını, Sarayda yaparak hediye eder. Bunlar 1989 Yılının Nisan ayında Altınyıldız Şirketler grubu tarafından açılan “Albert Mille” sergisinde sergilenmiş idi. Yağlı boya portesi bendedir. Hatta resme merakının olduğunu şöyle  öğrenmiş bulunuyorum. Kendisinden verasetsen intikal eden tabloların onarımını yapan Pof.  Fethi Kayaalp’in Atölyesine gelen Heykeltıraş Prof. Zühtü Müridoğlu,  Prof. Kayaalp’e  “Haydar Bey’i tanıdığını ve hep, Akademinin, zamanındaki son sınıf talebelerinin, onlara maddi yardım olması gayesi ile Dr. Haydar Bey’in tablolarını satın aldığını” söylemiştir. Yaklaşık koleksiyonundaki 40 kadar tablo tanınmış ressamlara aitti. (Bunların isim ve bir kısmının fotoğraflarını, elimde olmamasına rağmen, ekte ikisinin fotoğrafını göreceksiniz) Koleksiyonunun diğer sanatçıları, kayıtlarıma göre Feyhaman Duran (Nü), Hikmet Onat, Sami Yetik, Saim Özeren’in (Boğaz ve Balıkçı), Cevat Dereli, Hasan Rıza (atlar), Şeref Akdik (Çınarlı Mezar), İbrahim Çallı (Adada Şemsiyeli Hanımlar) gibi birçok sanatçılar vardı. Dr. Haydar İbrahim Aydar, Haydarpaşa Numune Hastanesindeki görevi sırasında yurt dışı kongrelere katıldığı hususu bana eşi tarafından da aktarılmıştır.  Mizaç olarak kendisi çok titiz bir insan olup, gömleklerini dışarıda kolalattıran, iç çamaşırına özel itina gösteren bir kişi idi. Eniştem Haydar Bey’in resim dışındaki hobilerine gelince, bir ara balığa merak sarmış, bir ara kuş beslemiş, bir ara da yazlık gibi kullandığı Yakacık’taki evinin bahçesinde kümes hayvanları ile uğraşmıştır.  Ayrıca, size gönderdiğim mektupta bahsetmeyi unuttuğum bir konuyu da aktarmak isterim: Eniştem, “AYDAR” soyadını almadan evvel Uzmanlık tasdiknamesinde görüldüğü gibi “ALİ HAYDAR İBRAHİM” ismi ile geçiyor. Kendisi Üsküdar nüfusuna kayıtlı olup, Hamam sokakta oturur iken yine bu sokağı kesen Harem,  İskele caddesi üzerinde “Ali Haydar Bey” ismi ile tanınan başka bir zat olması nedeni ile isim karışıklığı söz konusu olurmuş. “Selimiyeli Haydar” lâkaplı olmasına rağmen, bu karışıklığı ortadan kaldırmak için tahminim o ki soyadı kanunu ile birlikte tasdiknamedeki isminin başında olan “ALİ” adını kaldırıp, “AYDAR” soyadını almış ve böylece isim “HAYDAR İBRAHİM AYDAR” olmuştur. Malum baba ismi de “İBRAHİM” idi. Tasdiknamede soyadı o zaman olmadığı için baba ismi ilave olmuş. Saygılarımla, Özcan Bengü

 Hoca Ali Rıza tablosu

Hüseyin Avni Lifij tablosu


Dr. Haydar İbrahim Aydar balık avlarken

(NOT: bu bilgileri ve eklerini bana aktaran Dr. Haydar İbrahim Aydar'ın
yakın akrabası sayın Özcan Bengü'ye içten teşekkürlerimi sunuyorum)

.