25 Ağustos 2015 Salı

KBB EFEMERASI (33) dr. mimidyan ilanı

Dr. Antuvan Mimidyan, 1881 yılında İstanbul'da doğdu. 1905 yılında İtalya Padova Tıp Fakültesi’nden mezun oldu, Torino’da KBB Uzmanlığını aldı ve ayrıca Göz Hastalıkları Uzmanı da oldu. 1908 yılında İstanbul’a geldi. I. Dünya Savaşı’nda 1914-1918 yıllarında Çanakkale, Romanya, Rusçuk ve Batum’da Askerî  Doktor olarak vazife gördü.  1950-1961 yılları arasında İstanbul’da  İtalyan, Bulgar ve  Surp Pırgiç Hastanelerinde vazife gördü ve bu başarıları nedeniyle  İtalya’da Altın Madalya ile ödüllendirildi.
Dr. Mimidyan, 5 Ekim 1961 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. 

Aşağıda da, Dr. Antuvan Mimidyan'ın  1912 yılında İstanbul'da Ermenice yayınlanan 
Azatamart Gazetesinde çıkan bir duyurusunu ve Türkçe tercümesini göreceksiniz: 

Azatamart Gazetesi, 1912




Doktor 
A. MİMİDYAN 
PADOVA ÜNİVERSİTESİ DİPLOMALI
Göz,Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Uzmanı 
Fransız Saint Benoit Hastanesi'nde uzman
Şahsi Muayenehanesinde her gün 
  saat 9-12 ve 1-4 (A.S. Avrupa Saati) arasında 
hasta kabul etmektedir.
Fakirleri her gün öğlene kadar bedelsiz tedavi etmektedir.
Muayenehane, Pera, Galata Saray,
Dr. Esmeryan'ın eski kiliniğidir. 

(Çeviriyi yapan sayın Rober Koptas'a içten teşekkürlerimi sunuyorum)

.



18 Ağustos 2015 Salı

KBB EFEMERASI (32) tamir edici cerrahi

19 Birincikânun (Aralık) 1934 tarihinde Sedat Simavi'nin çıkarttığı
Yedi Gün gazetesinde Dr. Ali Rıdvan'ın yazdığı ve çeşitli resimlerle 
süslediği "TAMİR EDİCİ CERRAHİ" başlıklı yazıyı aşağıda sunuyorum:




TAMİR EDİCİ CERRAHİ          Yazan: Dr. Ali RIDVAN

Masamız bir yerden öbür tarafa taşınırken kaza ile çarpıp bir yerini zedelediğimiz zaman marangoz çağırırız. Orasını keser, biçer, düzeltir eski haline koyar, üzerine bir de cila çeker. Eğer usta bir tamirci ise masamızın yeniden farkı kalmaz.

Kıymetli bir vazomuz sakatlanırsa bunun da çaresi vardır. İyi bir sanatkâr onu hiç bellisiz tamir edebilir. Kırılanı bozulanı düzeltmek, insanların iyiye ve güzele olan meylinin ezeli bir icabıdır.
Vücudümüz de iyi bir tamircidir. Kudretin harikalı eli bedenimizde hiçbir noksan bulunmamasını büyük bir itina ve alâka ile takip eder;  bıçak, makas gibi kesici aletlerin elimizi, kolumuzu işaretleyivermesi  hiç  de  nadir bir hadise değildir. Kesilen yerimiz kanar, yaranın yeri bir müddet açık kalır ve acır. Fakat gün geçtikçe sağdan, soldan gelen et ve deri orasını örter ve öyle iyi örter ki ekseriya yerini bulmamıza imkan kalmaz. Hücrelerimizin, filosofları secde ettiren kudreti bedenimizde eksik ve çirkin bir nokta kalmaması için her dakika seferberdir.

Fakat  vücudümüze  isabet eden arıza tamiri mümkün olmayacak kadar büyükse, mesela bir parmağımız tamamen  kesildi, yahut kulağımızın bir parçası koptu ise vücüdün bunu tamir ve telafiye iktidarı yoktur. Hekimlikte “ziyaı madde”  dediğimiz  bu hadise  artık bedenimizin o uzuvdan mahrum kalmasını intaç eder.

Vücutte böyle eksiklikler olabildiği gibi muhtelif fazlalıklar ve şekil bozuklukları da bulunabilir. Ötemizde, berimizde çıkan bazı urlar bu kabildendir. Yüzümüzde hasıl olan çizgiler, bedenimizde yağların biçimsiz yerleşmesi sebebile husule gelen endamsızlıklar, kaşımızda, gözümüzde, burnumuzda doğuştanberi  taşıdığımız çirkinlikler… Bütün bunlar düzelmesi istenen fena şeylerdir. İşte esteteik cerrahinin mevzuu bu arızalardır.  Cerrahlığın muhtelif kolları arasında son yirmi seneden beri  en ziyade terakki eden şubenin bu kısım olduğunu iddia etmek yalan olmaz.  Diğerleri yanında  henüz çocuk olan bu cerrahi şubenin kısa zamanda imkâna getirdiği şeyler o kadar büyüktür ki yakın bir istikbal için kendisinden çok şeyler beklemek haklıdır.

Çenesi, alt dudağı, çene kemiği, ağzının zemini, hatta sakallı derisi cerrah tarafından temin edilen şu harp malülünün insanlığa ve ilime neler  borçlu olduğunu takdir edebilmek için onun eski ve yeni suratına bir göz atmak kâfidir.

Boğazımızdan mideye inen uzun hazım borusu hepimizin malûmudur. Herhangi bir sebeple arızaya uğramış olan bu borunun yerine barsaktan bir parça koymakla suretile hayret verici bir ameliyat yapmış olan profesör (Gregoire) ın şu mucizesini   alkışlamamak mümkün müdür?

Bugün barsaktan hazım borusu yapan tamirci cerrahinin elli sene, yüz sene sonra nelere muktedir olacağı basit bir tahminle tasarlanabilir. O zaman hekim elinin; ayağını, kolunu, yahut mesela gözünü kaybetmiş bir insana bu uzuvlarının –yerine yenisini aşılamak suretile verebileceğini pek âlâ kabul edebiliriz. Ve bu, hayal değildir. Bu yeni cerrahî şubesinin çerçevesi  arasına, tabiî teşekkül noksanları da girdi. Ve tashih cerrahîsi ismini alan bu ilim şubesi hünerli ellerde o kadar incelikler ve kolaylıklar kazandı ki bugün normal olmayan bir çehre ile medenî insanların arasında dolaşmayı affedilemez bir kusur olarak sayabiliriz.

.


11 Ağustos 2015 Salı

KBB EFEMERASI (31) güden işitme enstitüsü


İstanbul Galatasaray'da 1963 yılı Şubat ayında açılan ilk Özel İşitme Enstitüsü olan 
"Güden İşitme Enstitüsü"nün o yıllarda dağıtılan el ilanı.
.

.

4 Ağustos 2015 Salı

KBB EFEMERA (30) şefik paşa tanıtımı


Şefik Paşa, 1858 yılında Niğde'nin Arapsun kazasında doğdu. Babası Genel Cerrah Doktor Şakir Efendiydi. Şefik Paşa, İstanbul'a gelince Galatasaray'da kurulmuş olan Tıbbiyeyi Şahane Tıp okuluna girdi ve altı yıl Fransızca Tıp eğitimi gördü.  Hocası Dr. Civani Ananyan Bey'in öğrencisi olarak Paris'e ihtisasa giden Şefik Paşa, 1890 yılında yurda döndü. Osmanlı döneminin ilk bağımsız Kulak Burun Boğaz Kliniğini kurdu ve kliniğin başına atandı. Dr. Şefik Paşa öğrencilerine dersleri Fransızca olarak anlatırdı. Asistanları Dr. İhya Salih Bey, Dr. Sani Yaver Beydi. Daha sonra Profesör olan Dr. Ekrem Behçet Bey de Dr. Şefik Paşa'nın öğrencilerindendi. Dr. Şefik Paşa Osmanlı padişahı II. Abdülhamit Han'ın baş kilercisi Osman Beyin kızı Server hanımla evlendi. Bu evlilikten iki kızı ve bir oğlu dünyaya geldi. Prof. Dr. Şefik Paşa, I. Ferik (tuğgeneral) rütbesinde iken 1915 yılında diyabet hastalığı nedeniyle  57 yaşında,   İstanbul'da vefat etmiştir.

Yukarıda Şefik Paşa'nın fotoğraflı bir tanıtımı görülmektedir. Tanıtım kartının üzerinde Osmanlıca "Mekteb-i Tıbbiye-i  Şâhâne’de emrâz-ı üzniyye ve haçereviyye muallimi mirliva saâdetlû Şefik Paşa" yazmaktadır.