20 Mart 2018 Salı

KBB EFEMERASI (156) Pencereleştirme Ameliyatı


   Hacettepe KBB'da 1970-74 yılları arasında birlikte Asistanlık yaptığımız
 dönem arkadaşım Dr. Halis Ak, yıllar önce bana
merhum Hocamız Prof. Dr. Vahdettin Özan'ın
Oto-Rhino-Laryngologie başlıklı ve 1949 yılı basımı bir kitabını hediye etmişti.
Kitap, muhtemelen başka meslektaşlarımız tarafından da kullanılmıştı. 
Kitabın içerisinden tesadüfen, pelür bir kağıda daktilo ile yazılmış
Fenestrasyon ameliyatı ile ilgili bilgiler vardı.
Muhtemelen ismi meçhul bir KBB Uzmanı meslektaşımız tarafından 
1950'li yıllarda hazırlanmış ve bir seminerde de sunulmuştu.
Aşağıda bu yazının orijinal fotoğrafını ve tüm metnini göreceksiniz:



Hastane yatağında yatan genç kız etrafına mesut bakışlarla bakıyor, yüzünde sevinçle dolu bir tebessüm var. Dünya kendisine bugün bambaşka görülmektedir. En basit sesler ona ilahi bir müzik tesiri yapıyor. 15 seneden beri kendisi için dilsiz olan dünya, tekrar bin bir sesle bin bir mana ile doluyor. Bütün bunlardan da mada iç kulağının kemik duvarına açılmış olan küçücük bir deliğe, dahiyane bir ameliyata medyundur. Bu mahirane ameliyat şimdiye kadar 2000 vak'aya tatbik edilmiş ve bunların bazılarında aradan 7 sene geçmiş olmasına rağmen hiç bir recidiv görülmemiştir. Çünkü becerilen marifet yalnız iç kulağın kemik duvarında ufacık bir pencere açmak olmayıp aynı zamanda inatçı tabiatın bu pencereyi tekrar kapamasına mani olmaktır. Geçen sene neticeleri hakkında uzun uzadıya tetkikat yaptıktan sonra Amerikan Otolaringologie ve Ophtalmologie akademisinden bir komite bu pencereleştirme tekniği ve neticeleri hakkında uzun uzadıya tetkikat yaptıktan sonra Dr. Marvin Yones şu tebligatta bulunmuştur. Bu ameliyata dair 6 sene evvelki kanaatim, neticeleri şayanı hayret olduğunu fekat 4-5 sene evvel ameliyatları yapılmadan önce işitme kabiliyetleri hiç bir faide temin edemiyecek derecede düşük olan insanların fısıltıyı bile duyacak vaziyette olduklarını gördüm ve kanaatım değişmiştir. Bu memlekette, Otosclerosisten kısmen veya tam sağır olan 15.000.000 milyon kişi vardır. Hastaların çoğunun, orta kulak iltihabı gibi şikayetleri yoktur. Bütün symptomlar, kulakta uğultu ve progresif sağırlıktan ibarettir. Mevzu bahis olan mesele, fenestra ovalisi ve ona dayanan üzenginin kaidesini sarıp istila ettikten sonra sağırlıkta husule gelmiş demektir. İşitme siniri tamamiyle masum kaldığı halde bir ses dalgaları sinir liflerine kadar vasıl olmuyor veya natam olarak tesir ediyor. Geçen asrın sonlarında bazı meşhur kulakçılar bu problemin halline uğraşmışlardır. 1876'da Alman hekim ilk defa olarak üzengi kaidesini tekrar serbest kılmaya ve işitmeyi tekrar temin etmeye muvaffak oldu. Maalesef bir müddet sonra kemikleşme dalgası tekrar fenestra ovalisi işgal etti. İsveçli Holmigren, kemikleşmenin tekrar zuhuruna mani olmak için serbest kılınmış pencereye bir plastik madde yerleştirmeye çalıştı. Fakat bu da cismi ejnebi iltihabi reactionu tevlit ederek methodun muvaffakiyetine mani olmuştur. Fransız Sourdille cerrahi bakımdan fevkalade denilebilecek bir teknikle açılan pencereye gayet ince bir cilt parçasını yerleştirerek ve sonradan ilerleyen kemikleşmenin tesirini bertaraf etmek için tekrar tekrar müteaddit defalar inter vantionda bulunarak geçici bir muvaffakiyet temin edebilmişse de meselenin hallinden henüz çok uzak bulunuyordu. Sonradan cerrahlar ameliyattan sonra tekrar kemikleşmenin, pencerenin serbestleştirilmesi esnasında husule gelen ....... başladığını tesbit ederek hususi mikroskoplar ve .......  ler kullanarak ameliyat bittikten sonra bu ......... temizlemeye çalıştılar. Bu menfi fucteir ekarte edildikten sonra bu sabırlı cerrahlara yeni bir muvaffakiyetsizlik faktörü görülmüştür. Bu da ameliyat neticesinde orta kulakta kalan cüzi kan artıklarının kemikleşmeyi davet etmesidir. Neticede pratik bakımdan kansız bir ameliyat tekniği keşfedilmeye muvaffak olmuştur. Bu yorulmaz gayretlere bu kadar maharete rağmen pencere yine kapanmaya devam etti. Bir türlü onu açık tutacak sır bulunamadı. İşte vaziyet böyle iken, bu daima kapanan pencerenin esrarı gene New Yorklu Kulakcı Yulius Lempert'in nazarı dikkatını celbetmiştir. 12 senelik bir çalışmadan sonra, Amerikan Archives of Otolaryngologie mecmuasının Temmuz 1938 sayısında icat ettiği tekniği ve elde ettiği klinik neticeleri anlatmıştır. Bu teknik o kadar mükemmel göründü ki ilk zamanlarda bunun pratik imkânlarından şüphe edenler çok olmuştur. Sordille ve başkaları kulağa arka yoldan girmişken, Lempert doğrudan doğruya kestirme yoldan kulak boşluğuna duhul etmiştir. Böylece ameliyat esnasındaki nesiç harabiyeti cüzi, infeksiyon şansları pek az ve postoperatuvar travmatik iltihap ehemmiyetsiz oluyordu ki bütün bu faktörler eski tekniklerin muvaffakiyetsizliğine sebebiyet verenlerdir. Orta kulak boşluğuna girdikten sonra Lempert, bir altun ince burgu tabii pencerenin tam üst tarafından pirinç tanesi büyüklüğünde bir delik açıyor, ondan sonra yine altun burgu ile açılan deliğin kenarlarını temizliyor ve polissoj yapıyor ki kemik regenerationuna mani olmak için çok mühim bir noktadır. Nihayet ameliyat sahasını güzelce temizliyor ve hiç bir fragmanın kalmamasına bilhassa dikkat ediyor. Bundan sonra Lempert açılan deliği örtecek maddeyi arıyor ve onu oracıkta orta kulağa açılan yolda buluyor. Bu da ince ve soupple sherapnele zarıdır. Lempert bu yeni tekniği 1943'e kadar 800 hasta üzerinde tatbik etti.

Bu vak'aların % 70'inde pratik olarak işe yarayacak derecede bir duyma temin edebilmiştir. Lempert'in yanında yetişen başka Doktorlar da 600 vaka üzerinde aynı neticeleri elde etmişlerdir. Lempert henüz memnun değildi. Vak'alarının muvaffakiyet vermeyen % 30'unda labyrenthe iltihabı, deliğin tekrar kapanması, işitme sinirinin zedelenmesi gibi amiller rol oynuyordu. Archives Otolaringologie 2.ci Kanûn 1945 sayısında bu müşkülatın da yenileştirildiği Lempert tarafından ilan edilmiştir. Raporu hayret verici bir noktayı tebarüz ettiriyordu. Deliğin açık kalabilmesi için onu tıkamak lazımmış fekat tıkaç esneyebilecek ve ses dalgalarını iç kulağa nakledebilecek vasıfta olmalı. Bu vazşfeyi de dış kulak kıkırdağından alınıp, operatuar pencereye yerleştirilen bir küçük lambo mükemmelen yapabilmekte, lambo yerleştirildikten sonra yine şahrepnel membranı ile örtülmektedir. Kıkırdak hem yeni bir üzengi vazifesini görüyor, hem yeni kemik teşekkülüne mani oluyor, hem de işitme sinirini zedelenmelere karşı koruyor. Bu tekamül ettirilmiş teknikle ameliyat edilen 50 vak'ada muvaffakiyet nisbeti % de 100 olmuştur. Geçen son 7 yılda Lempert 30  kadar cerrahı yetiştirmiş, bunların bir kısmı da son teknik tekamüllerini öğrenmek üzere 1945'de tekrar yanına gelmişlerdir. Halihazırda bu hayret verici ameliyat bir çok büyük hastanelerde yapılmaktadır. Lempert ve meslektaşları iki mühim noktayı tebarüz ettirirler. I. Pencereleştirme ameliyatı muayyen ve seçilmiş vak'alara tatbik edilir ve işitme siniri muhakkak sağlam olmalıdır. Binlerce vakanın muayenesi neicesinde bunların % 98 inin kabil ameliyat olduğunu tesbit etmişlerdir. II. Ameliyat yalnız mahir ve tecrübeli, uzun zaman yeni tekniğe çalışmış olan cerrahlar tarafından yapılabilir. Mütehassısların elinde fenestration ameliyatı birinci derecede yüz güldürücü ve hakikaten neticeleri itibarile iftihar edebilecek bir müdahele olmuştur. Otosclerosis damgası artık eski vahim manasını kaybetmiştir. Kataraktlı insan tekrar yine  görebildiği gibi otosclerosis hastaları yeniden ses duyumuna kavuşabileceklerdir. Ameliyatın tehlikesi yoktur. İntan tehlikesi ehemmiyetsizdir. Kanama yok gibi, ağrı hissedilmez. Ameliyatla fonksiyonel işitme kabiliyeti bir kulağın ameliyatı ile temin ediliyor. Öbür kulak yedek olarak bırakılır. Günün birinde lüzum görülürse müdahele edilir.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder