7 Ağustos 2018 Salı

KBB EFEMERASI (173) Şişli Etfal Hastahanesi kapanıyor



Şişli Hamidiye Etfal Hastahane-i Âlisi
Padişah II. Abdülhamit'in kızı Hatice Sultan'ın
1898 yılında ölümü üzerine Berlin'deki 
Kaiser und Kaiserin Fredrich Kinderkrankenhaus örnek alınarak
5 Haziran 1899 tarihinde kurulmuştur.

Şişli'de kurulan bu ilk Çocuk Hastahanemiz
bugünlerde kapılarını kapatıp, Seyrantepe ve Sarıyer'e taşınma
hazırlıklarına başladı. 120 yıl sonra bir tarih daha
maalesef yok olacak...

Aşağıdaki fotoğrafta 5 Haziran 1899 günü
yapılan açılış töreninde kurban kesilmesi ve
dua edilmesi görülmektedir.


Bu Hastanemizde KBB Şefliği yapan Hekimlerimiz:

Dr. Muhittin Nuri, Dr. Ziya Nuri Paşa,
Dr. Rıza Servet, Dr. Nikolas Taptas,
Dr. Haydar İbrahim, Dr. Ekrem Behçet Tezel,
Dr. İhya Salih, Dr. İhsan Hilmi Duydal,
Dr. Nakiyettin Yıldırım, Dr. Mehmet Ziyaettin Maktav,
Dr. Abdurrahman Tuğyan Atatür, Dr. Aras Şenvar,
Dr. Suat TurgutDr. Burhan Dadaş ve
Dr. Berna Uslu Coşkun'dur.

Hepsinin emeklerine saygılarımızla...
.

31 Temmuz 2018 Salı

KBB EFEMERASI (172) Hacı Ömer Şerif'in gönderilmesi



Boğaz Hastalıklarını tedavide ve cerrahi alanında uzman olan
Hacı Ömer Efendi'nin, Padişah II. Abdülhamit'in iradesi ve 
kendisinin de bu isteği kabul etmesi üzerine
İdare-i Mahsusa'nın Taif Vapuruyla 
18 Temmuz 1898'de İstanbul'a gönderildiğine ilişkin belge yukarıdadır.

BOA, Y.PRK.UM, Nr. 44/116

...............

Trablusgarp Vilayetinden Şifre (Telgraf)  18 Temmuz 1898

C. fî 16 Temmuz 98 boğaz hastalıklarını, ki usulüyle tedavide mahareti ve usul-i cerrahide de hazakatı buraca mücerreb eshab-ı salahdan ve sadatdan sinni hadd-i kemale gelmiş Hacı Ömer Şerif Efendi namında bir zatın vücuduna binaen nezd-i aciziye celb ile emr-i ferman-ı hümayun hazret-i hilâfet-penahi tebliğ olundukda kemal-i fahr ve şükran ile muvafakat eylediğinden birkaç güne kadar vüruduna intizar olunan İdare-i Mahsusa'nın Taif vapuruyla der-dest izam olduğu maruzdur.

Vali Namık
.

25 Temmuz 2018 Çarşamba

KBB EFEMERASI (171) İzmir'den Bir Kulak Kitabı

...............

1903 yılında İzmir Devlet Hastahanesinde KBB Mütehassısı olarak
görev yapan Dr. M. Tsakiroglu (Çakıroğlu) Mastoidektomi'yi konu alan
96 sayfalık bir kitap yayınladı. Kitabın kapağının tercümesi şöyle:

...............

Tıp Terakkisi Biblioteki

RADİKAL AMELİYAT HAKKINDA
Orta Kulak Hücrelerinin açılması için yapılan
yeni Radikal Ameliyat hakkında


M. TSAKİROGLU
İzmir Devlet Hastahanesinde Uzman Doktor
İstanbul İmparatorluk Doktor Cemiyetinin Onursal Üyesi ve
Atina Tıp Cemiyeti ve Paris Otolaringoloji Cemiyeti üyesi


Siroz adasında
P. Printizi Matbaasında basılmştır
1903

...............

Kitaptan alınan iki şema örneği:

 




Belgelerin temini ve tercümesi için meslektaşlarım
Dr. Şeref Etker ve Dr. Elefterios Ferekidis'e teşekkürlerimle
.

17 Temmuz 2018 Salı

KBB EFEMERASI (170) Dr. Zarfcıyan İlanı



İstanbul'da yayınlanan Yeni Gazete'nin
29 Ağustos 1909'da yayınlanan 363. sayısında
KBB Hastalıkları Tabip Mütehassısı
Dr. Zarfcıyan Efendi'ye ait bir ilan çıktı.
Aşağıda bu ilanın aslını ve çevirisini göreceksiniz:


DOKTOR ZARFCIYAN

             Kulak, Boğaz, Burun Hastalıkları Tabip Mütehassısı Paris Darülfünunundan mezun ve Bordeaux Hastanesi Profesörü Moure'un sabık muavini, Şişli’de kâin Viyoli’nin Etfal Hastahanesi tabib-i hususisi Doktor Zarfcıyan Efendiye müracaat edecek hastalarını Salı ve Cumartesi gününden maada her gün sabah saat ikiden öğleye kadar Köprübaşında Nargileciyan Efendi Eczanesinde ve öğleden sonra Beyoğlu’nda Taksim’de Leylak Sokağında altı numaralı hanesinde hasta kabul ve tedavi etmektedir. Fakire meccanedir. 
.

26 Haziran 2018 Salı

KBB EFEMERASI (169) Dr. Damyanidis ilanı



İstanbul'da yayınlanan İkdam Gazetesi'nin
23 Mayıs 1914 tarihli, 6197 sayılı nüshasında
Göz-Kulak-Burun (Boğaz) Mütehassısı
Doktor Damyanidis'e ait bir ilan neşredildi.
Aşağıda bu ilanı ve çevirisini izliyoruz:


Bu defa seyahatten avdet eden
GÖZ-KULAK-BURUN
(BOĞAZ) MÜTEHASSISI

DOKTOR DAMYANİDİS

Efendi yine Beyoğlu’nda Tünel İstasyonu arkasında
Tünel Sokağında (Karanfil Sokağında) (115) numaralı
Tedavihanesinde hastaları kabule mübaşeret eylemiştir.
TEDAVİ İNGİLİZ USÜLÜ ÜZERE olup
lüzum görülen ameliyat ızdırapsız ve seyelan-ı dem'e (kanama)
sebebiyet vermeden icra olunur. Muayene saatleri
her gün öğleden sonra saat ( 6-12 )
kadardır. Perşembe günleri fukara meccanen kabul olunur. 
.

19 Haziran 2018 Salı

KBB EFEMERASI (168) Acıbadem Sağırlar Okulu



1906 yılında İstanbul Acıbadem'de bir Sağır-Dilsiz Okulu açılması için
Padişah II. Abdülhamit'in emriyle bu Okulun tesis ve inşası
için harekete geçilir. Ancak çalışmalar sonunda gereken
ödenek bulunamadığı için bu Okulu kurmak mümkün olmaz.
Aşağıda bu yazışmanın Başbakanlık Osmanlı Arşivinde
29 Temmuz 1906 tarih ve BOA, Y. Mtv, Nr. 289/115 kayıt numarası ile bulunan
yazışmanın orijinal metnini görüp, çevirisini okuyacaksınız:





.

5 Haziran 2018 Salı

KBB EFEMERASI (167) Dr. Ümit Evran'ın mektubu-2


1970 yılında züğürt bir Tıp öğrencisi iken evine hırsız giren,
ancak evde hiçbir şey bulamayınca birşey almadan evden ayrılan hırsız'a
Ümit Evran tarafından yazılıp, Hasan Pulur'un köşesinde yayınlanan mektubun öyküsünü
geçen yazımızda iletmiştik:

................

Ümit Evran 1970'ten iki yıl sonra Tıbbiye'yi bitirir, Doktor olur. 1975 yılında gittiği Almanya'da Köln Üniversitesi ve Hannover Eyalet Hastanelerinde çalışır. 1982 yılında KBB Uzmanı olarak yurda döner. İzmir'de özel muayenehanesinde çalışmaya başlar. 8 yıl sonra artık varlıklı bir Hekimdir. 
1990 yılında bu kez varlıklı bir hekim iken hırsız, Dr. Ümit Evran'ın arabasına girer.  Geri kalan kısmını yine Hasan Pulur'un Milliyet Gazetesi'nin 3 Mart 1990 tarihli sayısındaki "Olaylar ve İnsanlar" sütunundaki Değişiklik başlıklı yazısından öğrenelim:


Bazıları, arada sırada biz dahil "Yahu bu memlekette hiçbir şey değişmiyor!" diye yakınıp dururuz... 
Acaba doğru mu?
Bir kere, bu memlekette hiçbir şeyin değişmediğini söylemek insafsızlık...
Görünen köy kılavuz istemez, yalnız "değişiklik" derken neyi amaçladığımız önemli üstelik değişiklik mutlaka ilerleyerek olmaz ki, bazı hallerde, toplumlardaki değişiklik geriye doğru da olur, onun için hemen "Hiç değişmiyoruz" diye kestirip atmak mümkün değil!
İnsanlar da değişiyor, olaylar da değişiyor, ama öyle ama böyle...
20 yıl önce 1970'te Ümit Evran adında bir tıp öğrencisinin çatı katındaki evine bir hırsız girmiş...
Hırsız girdiği evi ne yapar, soyar! 
Hayır, soymamış, o kadar insaflı davranmış ki, genç tıp öğrencisi, bizim köşenin aracılığıyla hırsıza teşekkür bile etmiş:
   "Sevgili Hırsız bey kardeşim,
1 Mayıs 1970 Cuma günü 16.50-17.00 sularında evimi ziyaretinde evde bulunamadığıma gerçekten çok üzgünüm. Senin için de benim gibi züğürt bir talebenin evini seçmiş olmak büyük bir şanssızlık. Her yeri karıştırmana rağmen her biri 60-70 lira olan kitaplarıma el sürmemen, tek eğlencem transistörlü radyomu bana çok görmemen, bir takım elbiseme dokunmaman inan ki, beni çok duygulandırdı. Ama böyle eli boş çıkman da beni çok üzdü. Bari küçük masa saatini alsaydın be kardeşim; bir hatıram olurdu.
   Gerçi on yedi senedir mektep kahrı çekiyoruz ama halâ bir baltaya sap olamadık. Bizde böyle be kardeşim, bozuk düzen! Bir hırsız kardeşimize ikram edecek bir eşyam bile yok. Ama sen meraklanma hiç! Yakında okulumu bitirip doktor oluyorum. O zaman bu meret düzende bizim de daha bir başka yerimiz olacak. Seni o zaman yine bekliyorum. Hem o zaman böyle kümes gibi, teras katta oturmayacağım. 
   Ve seni o zaman bu kadar mahzun, bu kadar eli boş yollamayacağımı ümit ediyorum. Öyle ya herkes emeğinin karşılığını almalı.
   ... Ve bütün saygıdeğer hırsızlarımız (!) senin kadar insaflı olmalı!"

Başında da söyledik ya aradan 20 yıl geçmiş, gelmişiz 1990'a, o yılların genç tıp öğrencisi, şimdi Dr. Ümit Evran, kulak burun boğaz uzmanı.
   Ne diyordu, o gün evine giren hırsıza?
   Hem bir şey çalmadığı için teşekkür ediyor, hem de "bu züğürtlük böyle sürüp gitmeyecek, ileride doktor olacağım, o zaman seni eli mahzun, eli boş bırakmam, beklerim!" diyordu.
   Hırsız, genç tıp öğrencisinin bu davetini unutmamış olacak ki...
   Ne mi oldu?
   Kendisinden dinleyin:
   "Gerçekte, 20 yıl önce o mektubu yazmamdaki amacım davet filan değil, bir çeşit kara mizahtı. Ne var ki, Bay Hırsız bu daveti unutmamış ve fazla ciddiye almış...
   Ve de rövanşı çok kötü aldı!
   Geçenlerde şifreli evrak çantasında 10 milyon lira vardı. Çantayı birkaç saatliğine arabanın bagajında bırakmıştım. Döndüğümde ise, Bay Hırsız rövanşı almıştı!
   Artuk ne kara mizah yapıyorum, ne de yeni bir davette bulunuyorum. Daha da önemlisi para dolu çantayı bir daha bagaja bırakmıyorum.
   Bütün hırsızlara duyurulur!"

   Şimdi gelin de bakalım, "Bu memlekette bir şey değişmiyor" deyin bakalım.
   Yirmi yıl önce, evinde hırsızın bile çalacak bir şey bulamadığı genç tıp öğrencisi, bugün arabasının bagajına koyduğu şifreli çantasında 10 milyon liracık taşıyan ve çaldıran bir doktor...
   Daha ne istiyorsunuz!
   Baksanıza dün züğürtlük günlerinde hırsıza meydan okuyup, dalga geçerken, bugün pes etmiş, "Kara mizah, davet filan yok!" diyor...
   Eeee, mal, canın yongasıdır, şakaya gelmez!
.