30 Nisan 1938 tarihli "Modern Türkiye Mecmuası"nda ismi mahfuz (gizli), muhtemelen bir KBB Hekimi tarafından kaleme alınmış "Kulakları Nasıl Temizlemeli" başlıklı ve kulağın temizlenmesine yönelik güzel bir yazı yayınlandı.
Aşağıda bu yayının sayfalarını ve kolay okuyabilmeniz için tam metnini sunuyorum:
BİRAZ DA HEKİMİ DİNLEYELİM
Kulakları Nasıl Temizlemeli
Yazan: Modern Türkiye Doktoru
Kulak teşrih ve Fizyolojisi: Kulak sedayı almak için sayvan,
nakletmek için mecra, kulak zarı, orta kulak ve seda ihtizazlarını duymak için
de iç kulak olmak üzere üç kısımdan mürekkeptir. Dış kulak, orta kulaktan
tympan kulak zarı denilen ince bir gışa ile ayrılır. Küçük kemiklerden mürekkep
bir cihaz sayesinde kulak zarının aldığı ihtizazat kulağın dahiline sevkolunur
ve orada sedaya tahavvül eder.
Orta kulak, burun deliklerinin arkasile nefiröstaki denilen
bir mecra vasıtasile münasebettedir. Böylece kulağın orta kısmı içinde bulunan
hava ile hariçteki hava tazyiki arasında müvazene hasıl olur. Yani tazyik zarın
her iki veçhinde de müsavi olur. Fakat bu mecradan burun deliklerinden çıkan
mikrop kulakta iltihap ve arıza hasıl edebilir. Kulağın iç kısmı seda
ihtizazlarını almağa mahsustur. Buradaki işitme sinirinin son uçları iç kulağa
gelen ses ihtizazını dimağa sevkeder.
Fakat biz burada dış kulaktan bahsedeceğiz. Diğer iki kısmın (orta ve
iç) hastalıklarının tedavisi mevzuumuzun haricindedir.
Bir huniye benzeyen dış kulağın geniş kısmını sayvan ve dar
kısmını da mecra teşkil eder. Mecranın iç tarafı zar ile kapalıdır. Sayvan gayri muntazam olup girinti ve
çıkıntılardan teşekkül etmiştir ki bu girinti ve çıkıntıların vazifesi de hiç
şüphesiz seda dalgalarını toplamaktır.
Bu mecra üstüvanî olmayıp beyzîdir. Haricî kısmı gudrufî
olup dahilî kısmı sahra denilen gayet sert bir kemiğin içinde oyulmuştur. Bu
mecra düz değildir. Haricî delikten ziyade zara yakın bir yerde dirsek teşkil
etmiştir. Bu dirsek teşkil ettiği hizada dar bir nokta bulunur. İleride kulaktaki
ecnebi maddelerden bahsederken dar noktanın ehemmiyeti anlaşılacaktır.
Kulak zarı yukarıdan aşağı ve dışarıdan içeriye doğru mail
vaziyettedir. Küçük kemiklerden müteşekkil cihaz da zara merbutturlar ki
dışarıdan aldığı ihtizazları asabı semînin
iç kulaktaki son uçlarına isal ederler.
Mecrayi semî de birçok kıllar vardır. Bunların hepsine bir
yağ guddesi merbuttur. İşte mecradaki çıbanlar bu yağ guddelerinin iltihabile
hasıl olur.
Bir de ter bezlerine tekabül eden gudde vardır ki
sarımtırak, yağlı bir madde ifraz ederek kulak kiri denilen ve bazı arızalara
sebebiyet veren tıkacı teşkil ederler.
Mevzuumuzun esası:
Günlük kulak hıfzıssıhası
Kulağın dış kısmı yüzün sair aksamı gibi her gün temizlenmelidir.
İç kısmına gelince: Kemikten ve madenden, kulak karıştıracak firkete, iğne gibi
şeylerle kat’iyyen temizlenmemelidir. Bunlar fazla derine gitmek suretile kulak
zarını tahriş edebilir. Bundan başka kulak mecrasının derisi çok hassastır,
ufak tahrişattan müteessir olur. Bilhassa ucu sivri ve sert aletlerle kulak
kaşımak çok tehlikelidir. Küçük parmağın ucuna ılık suya batırılmış bir tülbent
sarmak suretile de bu iş görülür. Bu suretle kulağın içi yıkandıktan sonra kuru
bir tülbentle silinmelidir.
Kulağa damlalıkla
ilâç damlatmak ve kulak banyosu
Bu iki tedavi arasındaki fark kulağa giden mayiin
miktarından ibarettir. Damla ile birkaç damla ilaç akıtıldığı halde yıkama ile
daha çok miktarda mayi dökmek icap eder. Her iki halde de kullanılacak mayi
ılık olmalıdır. Zira mecranın derisi ile zar soğuğa karşı çabuk müteessir
olurlar. Damla için ya bir damlalık ve yahut ağzı damlalıklı bir şişe
kullanılır. Bunlar evvelce suda kaynatılmak suretile isterilize edilmelidir.
Nasıl damlatılır?
Hasta sağlam olan kulağının üstüne yatar. Böylece mecrası
amudî bir vaziyet alarak dökülen mayii içinde tutar. Banyo için evvelce kaynar
suda isterilize edilmiş bir kaşık kullanılır. Kulağa ya damlalık ile icap
ettiği miktarda ilaç damlatılır ve yahut kaşığın muhteviyatı kulağa boşaltılır.
Doktorun tavsiyesine göre 5-10 dakika bırakılır. Yine doktorun tavsiyesine göre
bu ameliye günde bir kaç defa tekrar edilir.
Damla veya banyodan sonra ilâçlanan kulağın üstüne yatmak suretile
içerideki mayi çıkarılır. Bundan sonra kulağın deliğine küçük bir pamuk parçası
konulur.
Kulak kirinin
birikerek yaptığı tıkaç nasıl çıkarılmalıdır?
Kulak mecrasında bulunan, kir ifraz eden guddelerin fazla
faaliyetleri neticesi mecrada biriken kir adeta bir şişe mantarı gibi kulağın
mecrasını tıkar. Bu tıkaç bazen mecranın bir noktasına inhisar edeceği gibi
bazen da mecranın bütün kalıbını alarak her tarafını işgal edebilir. Bu
tıkaçların bazıları yumuşak, bazıları da çok sert olur.
Tıkaç mevcut olduğu halde havanın ve sesin girmesine müsait
bir aralık yer kalmışsa hastada bariz bir rahatsızlık tevlit etmez. Fakat
vaktaki kulak temizlenirken tıkacın itilerek daha ileriye kaçırılması, yahut
baş yıkanırken biraz su kaçarak tıkacı yumuşatıp şişirmesi ve yahut da şiddetli
bir harekat esnasında meselâ atlamak, koşmak gibi hallerde ani denecek derecede
birdenbire sağırlık hasıl olabilir. Bu sağırlık alel ekser kulak uğultusu ile karışıktır. Bu da tıkacın
doğrudan doğruya kulak zarını sıkıştırması neticesinde hasıl olur. Tıkacın
hacmi tebeddülâtı havaiye küçülüp
büyüyeceğinden oğultu da daimi veya mütenavip olur.
Kulak tıkandığı zaman ilk akla gelen sivri bir aletle açmağa
çalışmaktır. Bu ise doğru olmayıp tehlikeli bir iştir. Yukarıda mecranın bir
darlığından bahsetmiştik. Tıkacı çıkarayım derken bu dar yere sıkıştırıp
ağrılar tevlit etmesi ve hatta zarı bile zedelemek tehlikesi melhuzdur. Tıkacı çıkarmak için en emin ve tehlikesiz
usul güzel ve usulü dairesinde yapılan bir lavajdır.
Tıkaç bazan sadece yıkamakla ihtimal çıkmaz. Bu cihetle
evvelce onu yumuşatmak, yerinden oynatmak lâzım gelir. En sür’atli usul, kulak
mecrasını oksijenli su ile doldurup biraz bekledikten sonra “lavaj” yapmaktır.
Kulağa günde iki defa karbonatlı gliserin damlatmak suretile de bu tıkacı
yumuşatmak kabildir. Yalnız evvelkinden daha ziyade zaman ister. Üçüncü gün bir
veya birkaç defa lâvaj yapılır. Bu suretle tıkaçlar kulaktan çıkarılır.
Kulağa giden ecnebi
maddeler
Kulağa giren ecnebi maddeler ya canlı, veya cansız olur.
Bunlardan ikincisi bilhassa çocuklarda görülen düğme, küçük taş parçaları,
çikolata kâğıtları, boncuk, fasulye, mercimek ve saire gibi şeylerdir. Canlı
olanlar da pire, tahtakurusu, sinek gibi haşaratdır. Kulakta ecnebi bir
maddenin mevcudiyeti az çok bir sağırlıkla kendini gösterir. Eğer kulağa giren şey
canlı ise kaulata bir hareket vızıltısı hissolunur. Bunlara karşı kulak
kirinden hasıl olan tıkaca karşı yapılan ayni tedavi tatbik olunur.
Yine hiç bir suretle kulağa sivri, katı şeyler
sokulmamalıdır. Sadece bol bol yıkamamalıdır. Eğer kulağa giren şey canlı bir
böcek ise evvelâ kulak mecrasına zeytinyağı dökmek suretile böcek öldürülür. On
dakika bekledikten sonra lâvajla dışarı çıkarılır.
Kulağa büyük lâvaj
nasıl yapılır?
Her iki halde de lâvaj yarım litreden bir litreye kadar mayi
alan bir şırınga vasıtasile yapılır. Bu ameliye bir metre kadar kauçuktan
borusu olan bir ihtikan aletile de yapılabilir. Kulağı tahriş etmemesi için
şırınganın ucundaki boruya –bunun camdan olması tercih olunur- lâstikten bir
uçluk takmak münasiptir. Boyuna uygun gelecek bir leğen veya her hangi bir kap
içine lâvajdan dökülen sular boşaltılır. Bir havlu ile omuzlar ve boyun
muhafaza olunur. Kullanılacak su evvelâ
kaynatılmış ılık su olmalıdır. İstimal olunan bütün edevat ta kaynar suda
isterilize edilmelidir. Bu ameliyat bir kaç kere tekrar edilir ve kulak
kirinden hasıl olan tıkaç veya ecnebi madde nihayet kulaktan çıkarılır.
Bundan sonra başı öne iğerek kulak içinde kalan mayii
akıtılmalıdır. Sonra pamukla kurulayıp kulağın deliğini ayrıca kuru bir pamukla
kapatmalıdır. Gerçi kulak yıkamak meselesi tarif ettiğimiz şekilde basit
görünürse de bazı hallarde hastayı iz’aç
edecek nahoş hadiseler de doğurabilir. Yıkama esnasında şiddetli ve
müz’iç öksürük, bulantı, baş dönmesi ve
neticede baygınlık görülür. Bu arızaların zuhurunu düşünerek kulak yıkamasını
yine en iyisi bir ehline, bir hekime bırakmak daha doğru olur.
Hülâsa kulak vücudü beşerin en hassas, en mühim bir
kısmıdır. İyi bakmak, temiz tutmak lâzımdır.
.